“Bir kez kendini bulmuş kişinin
bu yeryüzünde yitirecek bir şeyi yoktur artık.
Ve bir kez kendi içindeki insanı anlamış olan bütün insanları anlar.”
Stefan Zweig
Var olmak algılanmaktır. Esse est percipi olarak ifade edilen bu Latince deyişi, felsefi idealizmin kurucusu İrlandalı filozof George Berkeley, maddi şeylerin var olmadığını, maddenin bir soyutlamadan ve kuruntudan başka bir şey, insan düşüncesinin, algılamasının dışında, bağımsız bir dış dünya olmadığını kanıtlamak için yorumlasa da Borges buna, “Yorgun Bir Adamın Düş Ülkesi” isimli hikâyesinde farklı bir anlam kattı: “Yalnızca yayımlanan doğruydu. Esse est percipi (var olmak fotoğraflanmaktır) …”
Bana bu yorumu hatırlatan alttaki fotoğraf Sinan Kılıç’a ait. Mahzen Foto ve No 238’in kurucusu olan Sinan Kılıç, bildiğim kadarıyla İzmir’de yaşayan bir fotoğrafçı. Bu fotoğrafı, bir İstanbul yolculuğu esnasında, Topçular Feribot İskelesi’nden Eskihisar’a doğru yol alan vapurda çekmiş olmalı. Görüntüden anlaşılan o ki, bu, Sirkeci-Harem vapuru ya da başka bir güzergâhta işleyen bir vapur olsaydı ufuktaki yapılar hem daha yoğun görülür hem de mesafenin kısalığı nedeniyle, fotoğrafa konu yolcuların güvertede böyle rahat dikilmeleri pek mümkün olmazdı. İstanbul’un içinde seyreden bir vapurda, o harala gürele, keşmekeşin içinde çevreyi izleyecek zaman bulamazlardı. Mesafenin onları rahatlatmış olduğu ve duruşlarına bir dinginlik kattığı çok belli. Bu hattı fazlaca kullandığımdan yabancısı olmadığım bir görüntü bu…
Comments