Tiyatro grubu Teatro Rudius’un kurucusu Kosta Kortidis’in yazıp yönettiği Sibel Taşçıoğlu, Özdemir Çiftçioğlu, Akın Kaplan ve Kosta Kortidis’in oynadığı; dekor tasarımlarını Batuhan Bozcaada, kostüm tasarımlarını Akın Kaplan, ışık tasarımlarını Aykut Burak Gürsoy, müzikleri Altuğ Akınsel ile ses ve efektlerini Gülay Oktar’ın yaptığı “Sorgu” oyunu seyircisi ile buluşmaya devam ediyor.
Tek perdelik oyun, 1971 yılının son günlerinde ismini bilmediğimiz bir ülkenin ordu karargâhında, bir Noel akşamında geçmekte. Birlik Kumandanı Binbaşı Sam Andrew (Sibel Taşçıoğlu) yakın bir zaman önce çıktıkları bir operasyonda düşman askerini korumak, rehin alması gerekirken gitmesine izin vermek, kendi askerlerine silah çekmek, vatana ihanet gibi suçlardan itham altındadır. Onu sorgulama göreviyse yakın dostu ve meslektaşı Albay Charles Kotalaris (Özdemir Çiftçioğlu)’e verilmiştir. Üstün Hizmet madalyasıyla taltif edilmiş bir subay olan Sam, bu olay üzerine vatan haini ilan edilmiş ve sorgu öncesi Uzman Çavuş Green F. Sonny (Kosta Kortidis)’in işkencelerine maruz bırakılmıştır.
Sorgu esnasında oyunun başkarakteri Sam rolünü üstelenen Sibel Taşçıoğlu, yönettiği operasyonda düşman askeri Teğmen Hardy Andrew (Akın Kaplan)’i neden bastığı mayından kurtararak gitmesine izin verdiğini, vicdanı ile mesleği arasında kalarak yarı gerçek yarı kurgu olarak anlatır.
Bunu oldukça inandırıcı yapanTaşçıoğlu, canlandırdığı karakterin o anki ruh halini; jestleri, mimikleri, etkileyici ses tonlamalarıyla tam anlamıyla ayakta alkışlanacak bir sahne performansı olarak izleyiciye sunmakta. Sorguyu gerçekleştiren Albay Charles Kotalaris rolündeki Özdemir Çiftçioğlu, Sibel Taşçıoğlu ile çok uyumlu bir biçimde tecrübesini oyuna yansıtarak etkileyici performansının görülmeye değer olduğunu gösterirken, hiç repliği olmamasına rağmen naif duruşuyla düşman asker Hardy Andrew rolündeki Akın Kaplan, sahnede, rolünün hakkını layıkıyla vermekte.
Son olarak üzerinde çok emek verilmiş, entrik unsuru sağlam bir oyunu kaleme alan oyunun yazarı, aynı zamanda yönetmeni Kosta Kortidis’in Uzman Çavuş Sonny rolünü temsil başarısına, dekor ve ışık tasarımını, ayrıca özgün müziklerdeki tercihini de eklemek gerekiyor.
Ses ve ışık oyunları, geçmişe dönüşlerde şeffaflaşan duvarlar, kilitlenmeyen kapılar, kırmızı renkli askeri üniforma, her oyuncuda bir tasma gibi sarkan künyeler ki oyuncuların tek ortak objeleri, oyun içindeki oyunu büyük bir yetkinlikle ortaya koymaktadır.
Marshall Mcluhan’ın “the medium is the message” (ortam mesajın kendisidir) sözünü doğrularcasına tek bir mekânda, bir sorgu odasında başlayıp biten 65 dakikalık oyun; savaş, vatan sevgisi, aidiyet, kimlik, dostluk, aile, kardeşlik kavramlarını irdelerken; bir tesadüf hayatı alt üst edebilir mi? Hangi güç bir kahramandan bir hain yaratabilir? Vicdan yasaların önüne geçebilir mi? Kahramanlık ve hainlik birbirine bu kadar yakın durabilir mi? gibi sorulara da yanıt arıyor.
Kimlik gözetmeden savaş kavramının anlamsızlığının altını çizen, “yaşanmış, yaşanabilecek ya da hiç yaşanmamış bir hikâye…” olan bu oyun bir vicdan muhasebesi olmasından mütevellit perdeler inmeden Sibel Taşçıoğlu’nun repliğiyle “Temiz bir vicdandan daha yüksekte duran bir yasa var mıdır sizce?” sorusuyla da izleyicileri de oyuna dâhil etmekten beri durmuyor.
コメント