“Aramakla sonuca, mutlak gerçeğe ulaşılamaz ama
gerçeğe ulaşanlar yine de sadece arayanlardır.”
Bayezid-i Bistami
Düşünce duygunun türevidir. İnsanı, bir tür olarak, düşünen bir canlı olarak tanımlıyoruz; ne var ki, bu özellik türün bütün bireyleri için geçerli mi ‒ hatta bırakın tamamını, çoğu için geçerli mi? Çevremize baktığımızda insanların durmadan düşündüğünü falan görmeyiz, bilakis insanlar nadiren düşünürler. Alışkanlıklarının güdümünde yaşarlar ve ölürler. Gerçekten düşünen insanlar ise dünyanın kavrama biçiminin parametrelerini ciddi biçimde değiştirirler. İnsan olarak, Tanrı katına yükselebilmek için protezlere ihtiyacımız vardır; oysa düşünme için hiçbir şeye ihtiyacımız yoktur. Ne var ki, gerek sanat gerekse felsefe tarihinde durmadan irdelediğimiz düşünürlerin sayısı, toplam insan sayısına nazaran oldukça azdır.
Mimar ve akademisyen Murat Germen de duygularını ifade etme biçimi olarak kullandığı fotoğraf sanatıyla, bu düşünürlerden biri. Fotoğraf sanatındaki düşünce de özünde maddeyle birliktedir; düşünce renk pigmentleriyle ve kâğıdın dokusuyla tezahür eder. Düşünce maddeye ilişmiştir ve madde sanatla düşünür. Bu manada Germen’in düşüncelerini de çalışmalarından yola çıkarak görebiliriz.
Bu açıdan, diğer kavramsal eserleriyle birlikte, işlerinden en fazla dikkatimi çeken, mutasyon ve metamorfoz mefhumlarından türettiği “muta-morfoz” kavramı ve ona bağlı olarak, panoramik kent tasvirlerinin yatay düzlemde bilgisayar yardımıyla sıkıştırılmasıyla üretilen, bir örneğini aşağıdaki fotoğrafta görebileceğiniz işleriydi. Bu çalışmaları gördüğümde, zihnim kült filmler “Tanrı Kent” ile “Gözleri Tamamen Kapalı” arasında salınıp durmuştu. Tikelliklerden inşa edilen bir kırılmayla yaratılan tümel görüntülerle birlikte, figürden çok fonun ön planda olduğu benzer işlerini Germen’in “Euphobia” serisinde de görmek mümkün.
Comments